Faziletleri
ve Okunuşu
Celcelutiye
Duası, İslam dünyasında manevi derinliği ve etkili çağrışları ile bilinen
önemli dualardan biridir. Bu dua, Hz. Ali’ye nispet edilen bir eserdir ve çok
eski zamanlardan beri çeşitli ılımlar ve manevi liderler tarafından okunmuştur.
Manevi bir huzur arayanlar için özel bir yere sahiptir.
Celcelutiye
Duası’nın Faziletleri
Celcelutiye
Duası, kalp huzuru, manevi arınma ve Allah’a yakınlaşma amacıyla okunur. Bazı
faziletleri şunlardır:
1.
Manevi Koruma:
Bu duayı okuyanların şeerlerden ve kötü enerjilerden korunduğuna inanılır.
2.
Ruhsal Dinginlik: Stres ve kaygılardan uzaklaştırıcı etkileri olduğu söylenir.
3.
Duaların Kabulü: Allah’tan dilekte bulunanlar için bu dua’nın önemli bir vesile olduğuna
inanılır.
Celcelutiye
Duası Nasıl Okunur?
Celcelutiye
Duası’nı okumadan önce abdest almak ve temiz bir mekanda bulunmak tavsiye
edilir. Dua okunurken samimiyetle Allah’a yönelmek çok önemlidir. Duanın Arapça
metni, anlamı ve okunuşu kaynaklardan temin edilerek dikkatlice okunmalıdır.
Celcelutiye
Duası’nın Anlamı
Duanın
anlamı, Allah’ın yüceliğini, yaratışındaki kudretini ve rahmetini ifade eder.
Aynı zamanda kulun acizliğini ve Allah’tan gelen yardıma duyulan ihtiyacı dile
getirir.
Celcelutiye
Duası ile İlgili Tavsiyeler
- Celcelutiye Duası uzun bir dua
olduğu için sabır ve dikkatle okunmalıdır.
- Kaynaklarından doğru bir şekilde
öğrenilmesi önerilir.
- Duaların makbul olması için
günlük hayatınızda da ahlaki ve manevi değerlere uygun davranılması
gerekir.
Celcelutiye Duası
š=ث | ž= ذ | ĥ= ح | ħ= خ | ś= ص
đ= ض | ŧ= ط | ź= ظ | q= ق | áéúí= ع
- بَدَأْتُ بِبِسْمِ اللهِ رُوحِى بِهِ اهْتَدَتْ
اِلٰى كَشْفِ اَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ
- 1. Bede’tu bi bismillahi rûĥî bihih tedet
İlâ keşfi esrârin bi bâŧınihin ŧavet
- 1. Sırların hazinesi olan bismillah ile başlarım. Onun ile o hazineyi keşfederim.
- وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ
مُحَمَّدٍ مَنْ زَاحَ الضَّلَالَةَ وَالْغَلَتْ
- 2. Ve śalleytu biš šânî álâ ħayri ħalqıhî
Muĥammedin men zâĥađ đalâlete vel ğalet
- 2. Ardından mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Muhammed’e salat getiririm.
- إِلٰهِي لَقَدْ اَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً
بِاٰجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجَلْجَلَتْ
- 3. İlâhî leqad aqsemtu bismike dâíyâ(n)
Bi âcin ve mâhûcin celet fete celcelet
- 3. İlahi! Kusursuz olan Allah, Ehad, Bedi’ ve Kadir isimlerini şefaatçi kılıp niyazla senden istiyorum..
- سَئَلْتُكَ بِاْلاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرُهُ
وَيَسِّرْ اُمُورِي يَٓا إِلٰهِي بِصَلْمَهَتْ
- 4. Seeltuke bil ismil muáźźami qadruhu
Ve yessir umûrî yâ ilâhî bi śalmehet
- 4. Kadri muazzam olan isminin hürmetine senden niyaz ediyorum, Yâ ilahi işlerimi kolaylaştır.
- وَيَا حَىُّ يَا قَيُّومُ اَدْعُوكَ رَاجِياً
بِاٰجٍ اَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ
- 5. Ve yâ ĥayyû yâ qayyûmu ed’úke râciyâ(n)
Bi âcin eyûcin celceliyyûtin helhelet
- 5. Yâ Hayy Yâ kayyum! Allah Ehad, Bedi’ ve Bâsıt isimlerini şefaatçi kılarak sana yalvarıyorum.
- بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ
بِمِحْرَاشِ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ
- 6. Bi śamśâmin ŧamŧâmin veyâ ħayra bâziħin
Bimiĥrâši mihrâşin bihin nâru uħmidet
- 6. Ey yaratmanın en yükseğinde bulunan, Sabit ve Cebbar isimlerinin hakkı, uyumaz sıfatın ve ateşleri söndüren Halim isminin hurmetine!
- بِاٰجٍ اٰهُوجٍ يَٓا إِلٰهِي مُهَوِّجٍ
وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِاْلاِجَابَةِ هَلْهَلَتْ
- 7. Bi âcin ehûcin yâ ilahî muhevvicin
Veyâ celcelûtin bîl icâbeti helhelet
- 7. Ey çabuk imdada koşan Rabbim! Allah, Ehad isimlerinin ve dualara süratle cevap veren Bedi’ ismin hurmetine sana yalvarıyorum.
- لِتُحْيِى حَيَاةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ
بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَ اَشْرَقَتْ
- 8. Li tuĥyî ĥayâtel qalbi min denesin bih(î)
Bi qayyûmin qâmes sirru fîhi ve eşraqat
- 8. Kayyum ismin hurmetine, kalbimi kirlerinden temizleyerek ihya et. Ona senin sırrın yerleşip ışık saçsın.
- عَلَىَّ ضِيَٓاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ
فَلَاحَ عَلٰى وَجْهِى سَنَٓاءٌ وَ اَبْرَقَتْ
- 9. Áleyye điyâun min bevâriqi nûrihî
Felâĥa álâ vechî senâun ve ebraqat
- 9. O sırrın nurunun parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun. Böylece yüzümde bir ışık zuhur edip parlasın.
- وَصُبَّ عَلٰى قَلْبِى شَأٰبِيبُ رَحْمَةٍ
بِحِكْمَةِ مَوْلَانَا الْكَرِيمِ فَاَنْطَقَتْ
- 10. Ve śubbe álâ qalbî şeâbîbu raĥmetin
Bi ĥikmeti mevlânâl kerîmi fe enŧaqat
- 10. Kalbime rahmet sağanakları dökülsün de onu kerim olan mevlamızın hikmet incileriyle dile getirsin.
- اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ
وَهَيْبَةُ مَوْلَانَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْ
- 11. Eĥaŧat biyel envâru min kulli cânibin
Ve heybetu mevlânal áźîmi binâ álet
- 11. Her yandan beni nurlar kuşatsın da büyük mevlamızın heybeti bizi kaplasın
- فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ
وَيَا خَيْرَ خَلَّا قٍ وَاَكْرَمَ مَنْ بَعَتْ
- 12. Fe subĥanekellahumme yâ ħayra ħâliqin
Ve yâ ħayra ħallâqin ve ekrame men beát
- 12. Seni tesbih ederim, ey yaratma ve yoktan varetme mertebesinin en yükseğinde bulunan ve ölüleri en kerimane dirilten Allahım!
- فَبَلِّغَنِي قَصْدِى وَكُلَّ مَأٰرِبِي
بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهَجَٓاءِ تَجَمَّعَتْ
- 13. Fe belliğnî qaśdî ve kulle meâribî
Bi ĥaqqi ĥurûfin bil hicâi tecemmeát
- 13. Bir araya getirilmiş heca harflerinin hakkı için beni maksadıma ve her türlü ihtiyaçlarıma erdir.
- بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فِى عَزِيمَتِى
بِنُورِ سَنَٓاءِ اْلاِسْمِ وَالرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
- 14. Bi sirri ĥurûfin ûdiát fî ázîmetî
Bi nûri senâil ismi ver rûĥi qad álet
- 14. Yüce ismi azamın ve Kuranın her tarafı kuşatan nuruyla irademe yerleştirilen harflerin sırrı hürmetine
- أَفِضْ لِى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ
عَلَىَّ وَأَحْىِ مَيْتَ قَلْبِى بِطَيْطَغَتْ
- 15. Efiđ lî minel envâri feyđate muşriqin
Áleyye ve eĥyî meyte qalbî bi ŧayŧağat
- 15. Nurlardan üzerime ışık saçacak bir feyiz akıt ve ismi Hakîminle kalbimin cansızlığını ihya eyle.
- اَلَا وَاَلْبِسَنِي هَيْبَةً وَجَلاٰلَةً
وَكُفَّ يَدَ الْاَعْدَٓاءِ عَنِّى بِعَلْمَهَتْ
- 16. Elâ ve elbisennî heybeten ve celâleten
Ve kuffe yedel á’dâi annî bi ğalmehet
- 16. Ne olur ismi Cebbarinle bana bir heybet ve celal giydir ve düşmanlarımın ellerini benden çektir.
- اَلَا وَاحْجُبَن۪ى مِنْ عَدُوٍّ وَحَاسِدٍ
بِحَقِّ شَمَاخٍ اَشْمَخٍ سَلَّمَتْ سَمَتْ
- 17. Elâ vaĥcubennî min áduvvin ve ĥâsidin
Bi ĥaqqi şemâħin eşmeħin sellemet semet
- 17. Kadri yüce, Selam, Aziz ve Celil isimlerinin hürmetine beni her türlü düşman ve hasetçiden koru
- بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَشَرَ نْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
- 18. Bi nûri celâlin bâziħin ve şerânŧaħin
Bi quddûsi berkûtin bihiź źulmetun celet
- 18. Bunu Celal, Rauf, Münezzeh, Kuddus ve kendisiyle karanlıkların dağıldığı Rahim isimlerinin nuruyla lütfet.
- اَلَا وَاقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى
بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعاً قَدِ انْقَضَتْ
- 19. Elâ veqđi yâ Rabbâhu bin nûri ĥâceti
Bi nûri eşmeħin celyâ serîán qadin qađat
- 19. Ey Rabbim, o nur ile ihtiyaçlarımı gider. Selam ve Hayy isminle hacetimi süratle yerine getir.
- بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
وَيَا عَالِيًا يَسِّرْ أُمُورِي بِصَيْصَلَتْ
- 20. Bi yâhin ve yâyûhin nemûhin eśaliyâ(n)
Ve yâ áliyân yessir umûrî bi śayśalet
- 20. Mabud, Hu, Samed ve Şehid isimlerinin hürmetine ey Yüce! Kafi isminle işlerimi kolaylaştır.
- وَاَمْنِحَنِي يَا ذَا الْجَلَالِ كَرَامَةً
بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْ
- 21. Ve em neĥnî yâ žel celâli kerâmeten
Bi esrâri ílmin yâ ĥalimu biken celet
- 21. Ey celal sahibi ve ey Halim! Senin yardımınla açılacak bir ilmin sırlarıyla bana bir ikram lütfeyle.
- وَخَلِّصَنِي مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَشِدَّةٍ
بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ
- 22. Ve ħalliśnî min kulli hevlin ve şiddetin
Bi neśśi ĥakîmin qâŧıís sirri esbelet
- 22. Sırları kesin ve inkişaf etmiş Kuranı Hakimin nurani ve açık ifadeleriyle beni her türlü korku ve sıkıntıdan kurtar.
- وَاَحْرِسَنِي يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ
اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْ
- 23. Ve eĥrisnî yâ žel celâli bi kâfi kun
E yâ câbiral qalbil kesîri minel ħabet
- 23. Ey celal sahibi ve ey kırık gönülleri üzüntüden kurtarıp saran. Kün’ün Kefi hürmetine beni koru.
- وَسَلِّمْ بِبَحْرٍ وَاَعْطِنِي خَيْرَ بَرِّهَا
فَاَنْتَ مَلَاذِى وَالْكُرُوبُ بِكَ انْجَلَتْ
- 24. Ve sellim bi baĥrin ve é’ŧinî ħayra berrihâ
Fe ente melâžî vel kurûbu biken celet
- 24. Tehlikeler deryasında beni güvende kıl ve hayırlı bir sahiline çıkmayı nasib eyle. Sensin benim sığınağım. Sıkıntılar ancak seninle ortadan kalkar.
- وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ
فَاَنْتَ رَجَٓاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْ
- 25. Ve śubbe áleyyer rizqa śabbete raĥmetin
Fe ente recâul álemîne velev ŧağet
- 25. Rahmet olan yağmurun sağnağı gibi üzerime rızık yağdır. Her ne kadar günahta aşırı gitseler de alemlerin ümidi yalnız sensin.
- وَاَصْمِمْ وَاَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا
وَاَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْ
- 26. Ve eśmim ve ebkim šumme é’mi áduvvenâ
Ve eħrishum yâ žel celâli bi ĥavsemet
- 26. Ey celal sahibi! Basir isminin hürmetine düşmanlarımızı sağır dilsiz, kör ve konuşamaz eyle.
- وَفِى حَوْسَمٍ مَعْ دَوْسَمٍ وَبَرَاسِمٍ
تَحَصَّنْتُ بِاْلاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْ
- 27. Ve fî ĥavsemin meá devsemin ve berâsemin
Teĥaśśantu bil ismil áźîmi minel ğalet
- 27. Alim ve Ğani isimlerinle beraber Sabur isminin kalasına sığınarak yanlışlıktan korunurum.
- وَاعْطِفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ بِاَسْرِهَا
عَلَىَّ وَاَلْبِسَنِّى قَبُولاً بِشَلْمَهَتْ
- 28. Ve é’ŧif qulûbel álemîne bi esrihâ
Áleyye ve elbisennî qabûlen bi şelmehet
- 28. Baştan başa bütün mahlukatın gönüllerini bana lütufla çevir ve Fettah isminle bana makbuliyet elbisesi giydir.
- وَكُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ
عَنِّى وَعَنْ طَلَبَةِ رِسَٓائِلِ النُّورِ بِاَقْسَامِكَ حَتْماً وَمَا حَوَتْ
- 29. Ve kuffe cemîál muđirrîne keydehum
ánnî ve án talabeti risâilinn nûri bi eqsâmike ĥatmên ve mâ ĥavet (BSN)
- 29. Kesin yeminlerin muhtevaları hürmetine, bütün zararlıların tuzaklarını benden ve Risale-i Nur talebelerinden defet. (BSN)
- وَيَسِّرْ اُمُورِي يَٓا اِلهِٰى وَأَعْطِنِي
مِنَ الْعِزِّ وَالْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَاَشْمَخَتْ
- 30. Ve yessir umûrî yâ ilâhî ve eá’ŧinâ
Minel ízzi vel úlyâ bi şemħin ve eşmeħat
- 30. Yâ ilahi! Selam ismin hürmetine işlerimizi kolaylaştır ve bize izzet ve yücelik ver.
- وَاَسْبِلْ عَلَيْنَا السِّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا
فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ
- 31. Ve esbil áleynâs setra veşfi qulûbenâ
Fe ente şifâun lil qulûbi minel ğašet
- 31. Üzerimize af örtüsünü ger ve kalplerimize şifa ver. Kalpleri temizleyip şifaya kavuşturan yalnız sensin.
- وَبَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فِى جَمْعِ كَسْبِنَا
وَحُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَخَتْ
- 32. Ve bârik lenallâhumme fî cemîí kesbinâ
Ve ĥulle úqûdel úsri bi yâyûhin irteħat
- 32. Allahım hu ismin hürmetine bütün rızkımızda bize bereket ihsan eyle ve güçlük düğümlerini çöz de rahatlayalım.
- بِيَاهٍ وَيَايُوهٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ
وَيَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْ
- 33. Bi yâhin ve yâyûhin ve yâ ħayra bâziħin
Ve yâ men lenâl erzâqu min cûdihî nemet
- 33. Ey gerçek mabud yâ Hu ve Yâ hayrel halikin! Ve ey bizim için rızıklar onun cömertliğinden coşup gelen.
- نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَٓاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ
وَبِاْلاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ
- 34. Neruddu bikel é’dâe min kulli vichetin
Ve bil ismi termîhim minel bú’di biş şetet
- 34. Her yönden gelen düşmanı senin yardımınla def ederiz. Sen de isminle onlara uzaktan atar ve onları dağıtırsın.
- وَاخْذُلْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ
اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَقَدْ شَكَتْ
- 35. Ve eħžilhum yâ žel celâli bi fađli men
İleyhi seát đabbul felâti ve qad şeket
- 35. Ey Celal sahibi! Çöl kelerinin yanına koşarak gelip şikayetini arzettiği zatın hürmetine onları yüzüstü ve yardımsız terket.
- فَاَنْتَ رَجَٓائِى يَٓا اِلٰهِى وَسَيِّدِى
فَفُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بِى عَبَتْ
- 36. Fe ente recâî yâ ilâhî ve seyyidî
Fe fulle lemîmel ceyşi in râme bî ábet
- 36. Yâ ilahi benim ümidim ve seyyidim yalnız sensin. Beni tahkir etmek isteyen ordunun düzenini dağıt.
- وَكُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ
وعَنِّى بِاَقْسَامِكَ حَتْماً وَمَا حَوَتْ
- 37. Ve kuffe cemîál muđirrîne keydehum
Ve ánnî bi eqsâmike ĥatmên ve mâ ĥavet
- 37. Kesin yeminlerin muhtevaları hürmetine, bütün zararlıların tuzaklarını benden defet.
- فَيَا خَيْرَ مَسْؤُلٍ وَاَكْرَمَ مَنْ اَعْطٰى
وَيَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلٰى اُمَّةٍ خَلَتْ
- 38. Fe yâ ħayra mes’ûlin ve ekreme men áŧâ
Ve yâ ħayra me’mûlin ilâ ummetin ħalet
- 38. Ey eski ümmetlerden beri kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı, ihsanda bulunanların en kerimi ve ümit kapılarının en değerlisi.
- اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُوراً وَبَهْجَةً
مَدَى الدَّهْرِ والْاََيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ
- 39. Eqid kevkebî bil ismi nûrân ve behceten
Medâd dehri vel eyyâmi yâ nûru celcelet
- 39. Ey gizliliklere ismiyle nüfuz eden Nur! Isminle yıldızımı çağlar ve asırlar boyu nurlu kıl ve parlamaya devam ettir!
- بِاٰجٍ أَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ
جَلِيلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ
- 40. Bi âcin ehûcin celmehûcin celâletin
Celîlin celcel(eyy)ûtin cemâhin temehracet
- 40. Ey Ehad, Bedi,Aziz ve Celil olan Allah’ım Sen’in bütün güzel isimlerin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.
- بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَسِمْرَازِ اَبْرَمٍ
وَبَهْرَتِ تِبْرِيزٍ وَاُمٍّ تَبَرَّكَتْ
- 41. Bi té’dâdi ebrûmin ve simrâzi ebramin
Ve behrati tibrîzin ve ummin tebarraket
- 41. Ey Evvel ve Ahir olan Allah’ım bütün mahlukatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.
- تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرّاً بَيَانَةً
تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرّاً تَنَوَّرَتْ
- 42. Tuqâdu sirâcun nûri sırrân beyâneten
Tuqâdu sirâcus surci sirrân tenevveret
- 42. Nurun kandili gizli fakat açık bir biçimde tutuşturulur. Kandiller kandili gizli olarak nurlanır.
- بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَشَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ
- 43. Bi nûri celâlin bâziħin ve şeranŧaħin
Bi quddûsi berkûtin bihin nâru uħmidet
- 43. İzzet, azamet, celal ve kibriya sahibi münezzeh ve mukaddes olan zatı rahimin nuruyla küfrün ateşi söndürülür.
- بِيَاهٍ وَيَا يُوهٍ نُمُوهٍ اَصَالِيًا
بِطَمْطَامِ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ
- 44. Bi yâhin ve yâyûhin nemûhin eśâliyâ(n)
Bi ŧamŧâmi mihrâşin li nâril ídâ semet
- 44. Mabudu bil hak, Hu, Samed, Zul Batş Cebbar ve Halim olan zatın yardımıyla düşmanlarının ateşini bastıracak.
- بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ
طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
- 45. Bi hâlin ehîlin şel’ín şel’úbin şâliín
Ŧahiyyin ŧahûbin ŧayŧahûbin ŧayaŧŧahet
- 45. Gerçek Ma’bud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren Cemil, Vedud ve Mucib olan zatın yardımıyla insanlara kendini sevdirecektir.
- اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَاَبْرُوخٍ أُقْسِمَتْ
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
- 46. Enûħin bi yemlûħin ve ebrûħin uqsimet
Bi temlîħi(n) âyâtin şemûħin teşemmeħat
- 46. Ey Kayyum ve Vekil olan ve bütün ayetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım Hannan isminin hürmetine dualarımızı kabul et
- اَبَازِيخَ بَيْذُوخٍ وَذَيْمُوخٍ بَعْدَهَا
خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ
- 47. Ebâžîħa beyžûħin ve žeymûħin bá’dehâ
Ħamârûħin yeşrûħin bi şerħin teşemmeħat
- 47. Ey bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi ve Müid isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et
- بِبَلْخٍ وَسِمْيَانٍ وَبَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ
- 48. Bibelħin ve simyânin ve bêzûħin bá’dehâ
Bi žeymûħin eşmûħin bihil kevnu úmmirat
- 48. Her hak sahibinin hakkını layıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl. Ve haklıyı haksızdan ayıran, hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir
- بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَٓائِى وَكُنْ مَعِى
وَكُنْ لِى مِنَ الْاَعْدَٓاءِ حَسْبِى فَقَدْ بَغَتْ
- 49. Bi şelmeħatin iqbal duáî ve kun meí
Ve kun lî minel é’dâi ĥasbî fe qad beğat
- 49. Hak isminin hürmetine duamı kabul et, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kafi gel. Çünkü artık onlar çok ileri gittiler.
- فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا
وَيَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ
- 50. Fe yâ şemħašâ yâ şemħašâ ente şemleħâ
Ve yâ áyŧalâ heŧlur riyâĥi teħalħalet
- 50. Ey Rab, ey Rahman! sen hak ma’budsun. Ey kuvvetli yardımcım! Şiddetli fırtınalar peşpeşe kopmaktadır.
- بِكَ الْحَوْلُ وَالصَّوْلُ الشَّدِيدُ لِمَنْ اَتٰى
لِبَابِ جَنَابِكَ وَالْتَجٰى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ
- 51. Bikel ĥavlu veś śavluş şedîdu limen etâ
Li bâbi cenâbike vel tecâ źulmetun celet
- 51. Korunmak ve düşmana şiddetli hücum gerçekleştirmek ancak senin yardımınladır. Senin yüce kapına sığınanın karanlığı dağılır.
- بِطٰهٰ وَيَاسِينَ وَطَاسِينَ كُنْ لَنَا
بِطَاسِينَ مِيمٍ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْ
- 52. Bi ŧâ hâ ve yâ sîn ve ŧâ sîn kun lenâ
Bi ŧâ sîn ve mîmin lis seádeti iqbelet
- 52. Tâhâ, Yâsin, Tâsîn (Neml), ve Tâsîn-mîm (Kasas) ile bize yönelip gelen bir saadete ermek için bizim yardımcımız ol.
- وَكَافٍ وَهَايَٓاءٍ وَعَيْنٍ وَصَادِهَا
كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ
- 53. Ve kâfin ve hâ yâ in ve áynin ve śâdihâ
Kifâyetunâ min kulli áynin binâ ĥavet
- 53. Kaf ha yâ ayn sad (Meryem) ile, bizi dört bir yandan kuşatan kem gözlere karşı korunuruz ve bu bize yeter.
- بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَقَافِهَا
حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُٓوءٍ بِشَلْمَهَتْ
- 54. Bi ĥâ mîme áynin šumme sînin ve qâfihâ
Ĥimâyetuna min kulli sûin bi şelmehet
- 54. Ha mim ayn sin kaf (Şura) tüm kötülüklerden bizi koruyan sığınağımız olsun.
- بِقَافٍ وَنُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا
وَفِى سُورَةِ الدُّخَانِ سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ
- 55. Bi qâfin ve nûnin šumme ĥâmîmin bá’dehâ
Ve bi sûretid dûħâni fîhâ sirrân qad uĥkimet
- 55. Kaf, nun, ve ha mim ile bu himayeyi gerçekleştir. Ve bir de Duhan suresiyle ki onda muhkem kılınmış bir sır vardır.
- بِاَلِفٍ وَلَامٍ وَالنِّسَٓاءْ وَعُقُودِهَا
وَفِى سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَالنُّورِ نُوِّرَتْ
- 56. Bi elifin ve lâmin ven nisâ ve úqûdihâ
Ve fî suretil en’ámi ven nûri nuvvirat
- 56. Elif lam ile Nisa, Maide, En’am ve nurlu kılınmış Nur sureleri hurmetine
- وَاَلِفٍ وَلَامٍ ثُمَّ رَٓاءٍ بِسِرِّهَا
عَلَوْتُ بِنُورِ اْلاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ
- 57. Ve elifin ve lâmin šumme râin bi sirrihâ
Álevtu bi nûril ismi min kulli mâ cenet
- 57. Elif lam ra sırrı ve isminin nuruyla, işlediğim her günahtan vazgeçerek yükseldim.
- وَاَلِفٍ وَلَامٍ ثُمَّ مِيمٍ وَرَٓائِهَا
اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَالرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
- 58. Ve elifin ve lâmin šumme mîmin ve râihâ
İlâ mecmeíl ervâĥi ver rûĥi qad álet
- 58. Elif lam mim ra ile yüce olan ruhaniler ve melekler meclisine yükseldim
- بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا
عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ
- 59. Bi sirri ĥavâmîmil kitâbi cemîíhâ
Áleyke bi fađlin nûri yâ nûru uqsimet
- 59. Kuran-i Hakim’de Hâ Mim’lerin sırrı hürmetine, beni her türlü nurun kaynağı olan Nur isminin fazlına ve tecellisine mahzar eyle.
- بِعَمَّ عَبَسَ وَالنَّازِعَاتِ وَطَارِقٍ
وَفِى وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَزُلْزِلَتْ
- 60. Bi ámme ábese ven nâziáti ve ŧâriqin
Ve fî ves semâi žâtil burûci ve zulzilet
- 60. Amme, Abese, Naziat, Tarık, Vessemai zatil buruci ve Zilzal sureleri hurmetine,
- بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَسَٓائِلٍ
وَفِى سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَالشَّمْسِ كُوِّرَتْ
- 61. Bi ĥaqqi tebâreke šumme nûnin ve sâilin
Ve bi sûretit tehmîzi veş şemsi kuvvirat
- 61. Tebareke, Nun, Seele Sâilun, Tehmiz (Hümeze), İzeşşemsu kuvvirat sureleri hakkı için
- وَبِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَالنَّجْمِ اِذْ هَوٰى
وَبِاقْتَرَبَتْ لِىَ اْلاُمُورُ تَقَرَّبَتْ
- 62. Ve biž žâriyâtiž žervâ ven necmi ižâ hevâ
Ve biqterabet liyel umûru teqarrebet
- 62. Zariyat, Necm ve Kamer sureleri hürmetine işlerim bana kolaylaşsın.
- وَبِ سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْباً وَاٰيَةً
عَدَدَ مَا قَرَاَ الْقَارِي وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ
- 63. Ve bi suveril Qur’âni ĥizben ve âyeten
Ádede mâ qarael qârî ve mâ qad tenezzelet
- 63. Hizb hizb, ayet ayet, okuyucuların okudukları ve inmiş olanlar adedince kur’an sureleri hakkı için.
- فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِى فَضْلِكَ الَّذِى
عَلٰى كُلِّ مَٓا أَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ
- 64. Fe es’eluke yâ Mevlâye fî fađlikelležî
Álâ kulli mâ enzelte kutben tefeđđalet
- 64. Ey Mevlam! Kendisine kitap indirdiğin her peygambere ihsanda bulunan fazlını diliyorum.
- بَاٰهِيًّا شَرَاهِيًّا اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ
اَصْبَاوُثٍ اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ
- 65. Bi êhiyyân şerâhiyyan ežûnâyî śabvetin
Eśbâvušin âli şeddâye aqsemtu bi ŧayŧağat
- 65. Ey Hayy ve Kayyum olan Allah’ım Sen’in her şeye gücü yeten ve kudretiyle bütün varlık alemini kuşatan Kadir ve Cebbar isimlerinin üzerine kasem ve yemin ederek sana yalvarıyorum
- بِسِرِّ بَدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ
بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَالنَّصْرِ اَسْرَعَتْ
- 66. Bi sirri budûĥin echezeŧin beŧadin zehecin
Bi vâĥil ve ĥâ bil fetĥi ven naśri esraát
- 66. Ey Allamü’l-Ğuyub olan Allah’ım Fetih kapılarını ve gayb alemlerinin sırlarını açan Fettah isminin nuruyla ve Sen’in inayetinle fetihler nasip olur
- بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ يَا سَيِّدِى
وَبِاْلاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ
- 67. Bi nûri feceşin meá šeźħazin yâ seyyidî
Ve bil âyâtil kubrâ eminnî minel fecet
- 67. Ya Seyyid’im Varlık ve birliğini güçlü delillerle ispat eden Ayetü’l Kübra’daki hakikatlerin nuruyla beni her türlü felaket ve tehlikelerden emin kıl
- بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَٓا إِلٰهَنَا
بِاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْنِي مِنَ الشَّتَتْ
- 68. Bi ĥaqqi feqacin meá meħmetin yâ ilâhenâ
Ve bi esmâikel ĥusnâ ecirnî mineş şetet
- 68. Ey İlah’ımız Fettah ve Rezzak isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsna diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar
- حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَتَشَامَخَتْ
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
- 69. Ĥurûfun li behrâmin álet ve teşâmeħat
Ve ismu áśâ Mûsâ bihiź źulmetun celet
- 69. O harfler merih yıldızı gibi yüksek ve alidir. Asayı Musa ismiyle karanlıklar dağılır.
- تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا
تَوَسُّلَ ذِى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ
- 70. Tevesseltu yâ Rabbi ileyke bi sirrihâ
Tevessule žî žullin bihin nâsu ihtedet
- 70. Bunların sırrıyla sana vesile ediyorum. Bu insanların onunla hidayete erdiği mütevazi birinin tevessülü gibi olsun.
- حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ
مَدَى الدَّهْرِ وَالْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ
- 71. Ĥurûfun bi má’nâhâ lehâl fađlu şurrifet
Medâd dehri vel eyyâmi yâ rabbi inĥanet
- 71. Ey merhametli rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, manaları sebebiyle çağlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve yüceltilmişlerdir.
- دَعَوْتُكَ يَٓا اَللّٰهُ حَقًّا وَإِنَّنِي
تَوَسَّلْتُ بِاْلاٰيَاتِ جَمْعًا بِمَا حَوَتْ
- 72. Deávtuke yâ Allâhu ĥaqqân ve innenî
Tevesseltu bil âyâti cem’án bi mâ ĥavet
- 72. Ey Allahım! Gerçekten bütün ayetler ve ihtiva ettikleriyle sana tevessülde bulunarak yalvardım.
- فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَٓاصَّهَا
وَحَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
- 73. Fe tilke ĥurûfun nûri fêcmé’ ħavaśśahâ
Ve ĥaqqiq meânîhâ bihâl ħayru tummimet
- 73. İşte o nur harflerinin havasını bende topla, Her türlü hayrın sayelerinde tamamlandığı manalarını gerçekleştir.
- وَاُحْضِرَنِي عَوْنًا خَدِيمًا مُسَخَّراً
طُهَيْمَفْيَٓائِيلُ بِهِ الْكُرْبَتُ انْجَلَتْ
- 74. Ve uĥđiranî avnân ħadîmân museħħarân
Ŧuheymefyâîlu bihil kurbetun celet
- 74. Bana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım ortadan kalksın.
- فَسَخِّرْ لِى فِيهَا خَدِيماً يُطِيعُنِي
بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَمَا تَلَتْ
- 75. Fe seħħirlî fîhâ ħadîmân yuŧiúnî
Bi fađli ĥurûfi ummil kitâbi ve mâ telet
- 75. Ümmül kitab ve onu takip edenler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi musahhar kıl.
- وَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِى اِسْمِكَ الَّذِى
بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ اْلاُمُورِ تَيَسَّرَتْ
- 76. Ve es’eluke yâ Mevlâye fî ismikelležî
Bihi ižâ duíye cem’úl umûri teyesserat
- 76. Ey Mevlam! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin kolaylaştığı isminle sana yalvarıyorum.
- إِلٰهِى فَارْحَمْ ضَعْفِى وَاغْفِرْلِى زَلَّتِى
بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَٓاءُ وَتَوَسَّلَتْ
- 77. İlâhî fêrĥam đá’fî vâğfirlî zelletî
Bimâ qad deátkel enbiyâu ve tevesselet
- 77. İlahi! Peygamberlerin sana yaklaşmak için vesile ettikleri şeyler hürmetine zayıflığıma merhamet et. Günahlarımı ve kaymalarımı bağışla.
- اَيٰا خَالِق۪ى يَا سَيِّدِى اِقْضِ حَاجَتِى
اِلَيْكَ اُمُورِي يَٓا اِلٰهِى تَسَلَّمَتْ
- 78. E yâ ħâliqî yâ seyyidî iqđi ĥâcetî
İleyke umûri yâ ilâhi tesellemet
- 78. Ey yaratıcım ve seyyidim! Ihtiyacımı yerine getir! Işlerim sana havaledir.
- تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا
وَاَسْمَٓائِكَ الْحُسْنَى الَّتِى هِىَ جُمِّعَتْ
- 79. Tevesseltu yâ Rabbi ileyke bi Aĥmedâ
Ve esmâikel ĥusnâlletî hiye cummiát
- 79. Yâ Rabbi! Ahmed’i ve burada cemedilen güzel isimlerini şefaatçi kılarak senden niyaz ediyorum.
- فَجُدْ وَاعْفُ وَاصْفَحْ يَٓا اِلٰهِى بِتَوْبَةٍ
عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ
- 80. Fe cud vé’fû vâśfeĥ yâ ilâhî bi tevbetin
Álâ ábdikel miskîni min neźratin ábet
- 80. Yâ İlahi! yersiz bir bakışa kadar tüm hatalarımdan tevbe etmeyi şu miskin kuluna lütfeyle ve hatasından geç.
- وَوَفِّقْنِي لِلْخَيْرِ وَالصِّدْقِ وَالتُّقٰى
وَاَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ
- 81. Ve veffiqnî lil ħayri veś śıdqi vet tuqâ
Ve eskinnenîl firdevse meá firqatin álet
- 81. Beni hayır ihlas ve takvaya muvaffak kıl ve yüce toplulukla birlikte beni firdevs cennetine yerleştir.
- وَكُنْ بِى رَؤُفًا فِى حَيَاتِى وَبَعْدَمَا
اَمُوتُ وَاَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْ
- 82. Ve kun bî raûfân fî ĥayâtî ve bá’demâ
Emûtu ve elqâ źulmetel qabri incelet
- 82. Hayatımda da, ölüp kabrin karanlığına vardığımda da bana merhametli ol ve böylece o karanlık nura açılsın.
- وَفِى الْحَشْرِ بَيِّضْ يَٓا إِلٰهِى صَحِيفَتِى
وَثَقِّلْ مَوَازِينِي بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْ
- 83. Ve fîl ĥaşri beyyiđ yâ ilahî śaĥifetî
Ve šeqqil mevâzînî bi lutfike in ħaffet
- 83. Yâ İlahi, ne olur mahşerde amel sahifemi lutfunla ak eyle! Eğer hafif gelecek olursa sevap terazimi ağırlaştır.
- وَجَوِّزْنِي حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً
وَاحْمِنِي مِنْ حَرِّ نَارٍ وَمَا حَوَتْ
- 84. Ve cevviznî ĥaddaś śirâŧi muhervilâ(n)
Ve eĥmimî min ĥarri nârin ve mâ ĥavet
- 84. Beni keskin sırat köprüsünden koşarak geçir ve o büyük cehennem ateşinden ve içindekilerden koru.
- وَسَامِحْنِي مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ
وَاغْفِرْ خَطِيئَاتِى الْعِظَامَ وَاِنْ عَلَتْ
- 85. Ve sêmiĥnî min kulli ženbin ceneytuhu
Veğfir ħaŧîatil íźâme ve in álet
- 85. İşlediğim her günahtan dolayı beni affet. Çok da olsa büyük günahlarımı bağışla.
- فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ
تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ اْلاُمُورِ تَسَلَّمَتْ
- 86. Fe yâ ĥamilel ismilleži celle qadruhu
Teveqqâ bihî kullel umûri tesellemet
- 86. Ey kadri yüce ismi taşıyan! Bütün tehlikeli işlerden kurtuldun ve selamete erdin!
- فَقَاتِلْ وَلَا تَخْشَ وَحَارِبْ وَلَا تَخَفْ
وَدُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ
- 87. Fe qâtil ve lâ teħşe ve ĥârib ve lâ teħaf
Ve dus kulle erđin bil vuĥûşi teámmerat
- 87. Öldür, korkma! Harbet, çekinme! Vahşi ve yırtıcı hayvanlarla dolu her yere gir!
- وَاَقْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَخَاصِمْ مَنْ تَشَٓاءُ
وَلَا تَخْشَ بَاْسًا لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ
- 88. Ve eqbil ve lâ tehrab ve ħâśim men teşâ(u)
Ve lâ teħşe be’sên lil mulûki velev ĥavet
- 88. Saldır, kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et! Dört bir yanını kuşatmış olsa da hiç bir melikin gücünden korkma!
- فَلَا حَيَّةٌ تَخْشٰى وَلَا عَقْرَبٌ تَرٰى
وَلَا اَسَدٌ يَأْتِى اِلَيْكَ بِهَمْهَمَتْ
- 89. Fe lâ ĥayyetun teħşâ ve lâ áqrabun terâ
Ve lâ esedun ye’tî ileyke bi hemhemet
- 89. Ne bir yılandan korkarsın, ne de bir akrep görürsün. Ne de bir aslan gürleyerek sana gelir!
- وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنِ خَنْجَرٍ
وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَرٍّ أَسْهَمَتْ
- 90. Ve lâ teħşe min seyfin ve lâ ŧá’ni ħancerin
Velâ teħşe min rumĥin ve lâ şerrin eshemet
- 90. Ne bir kılıçtan, ne bir hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne ortalığı almış şerden korkma!
- جَزَا مَنْ قَرَا هٰذَا شَفَاعَةُ اَحْمَدَا
وَيُحْشَرُ فِى الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْ
- 91. Cezâ men qarâ hâžâ şefâátu Aĥmedâ
Fe yuĥşeru fîl cenneti meá ĥûrin śuffifet
- 91. Bunu okuyanın mükafatı, Ahmed’in şefaatidir. Saf saf dizilmiş hurilerle cennete toplanır.
- وَاعْلَمْ بِاَنَّ الْمُصْطَفٰى خَيْرُ مُرْسَلٍ
وَاَفْضَلُ خَلْقِ اللّٰهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ
- 92. Ve á’lem bi ennel Muśŧafâ ħayru murselin
Ve efđalu ħalqillâhi men qad teferraqat
- 92. Bil ki Mustafa en üstün peygamberdir. Allahın yeryüzüne yayılmış kullarının en faziletlisidir.
- وَصَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ
وَسَلْهُ لِكَىْ تَنْجُوَ مِنَ الْجَوْرِ وَالطَّغَتْ
- 93. Ve śaddir bihî min câhihî kulle ĥâcetin
Ve selhu likey tencû ve minel cevri veŧ ŧağat
- 93. Yüce şanından dolayı her dileğinin başında onu an. Onu şefaatçi et ki zulüm ve tecavüzden kurtulasın.
- وَصَلِّ اِلٰهِى كُلَّ يَوْمٍ وَسَاعَةٍ
عَلَى الْمُصْطَفَى الْمُخْتَارِ مَا نَسْمَةٌ سَمَتْ
- 94. Ve śalli ilâhî kulle yevmin ve sâátin
Álâl Muśŧafâl muħtâri mâ nesmetun semet
- 94. Yâ ilahi! Her gün, her an ve bir rüzgar kıpırdadıkça o seçkin Mustafa’ya salat eyle.
- وَصَلِّ عَلَى الْمُخْتَارِ وَاْلاٰلِ كُلِّهِمْ
كَعَدِّ نَبَاتِ الْاَرْضِ وَالرِّيحِ مَا سَرَتْ
- 95. Ve śalli álâl muħtâri vel âli kullihim
Ke áddi nebâtil arđi ver rîĥi mâ seret
- 95. O seçilmişe ve bütün aline yeryüzünün bitkileri ve kıyamete kadar esen rüzgar adedince salat eyle.
- وَصَلِّ صَلَاةً تَمْلَأُ الْاَرْضَ وَالسَّمَٓاءَ
كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ
- 96. Ve śalli śalâten temleul arđe ves semâ(e)
Kevebli ğamâmin meá ruúdin tecelcelet
- 96. Parıldayan şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen yağmurlar adedince ve yeri göğü dolduracak kadar salat eyle.
- فَيَكْفِيكَ اَنَّ اللّٰهَ صَلّٰى بِنَفْسِهِ
وَاَمْلَاكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَسَلَّمَتْ
- 97. Fe yekfîke ennellâhe śallâ bi nefsihî
Ve emlâkehu śallat áleyhi ve sellemet
- 97. Bizzat Allahın ve meleklerinin ona salat ve selam getirmesi sana yeter.
- وَسَلِّمْ عَلَيْهِ دَٓائِمًا مُتَوَسِّلاً
مَدَى الدَّهْرِ وَالْاَيَّامِ مَا شَمْسٌ أَشْرَقَتْ
- 98. Ve sellim áleyhi dâimân mutevessilâ(n)
Medâd dehri vel eyyâmi mâ şemsun eşreqat
- 98. Yıllar ve günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe, sürekli olarak ona selam et..
- وَسَلِّمْ عَلَى الْاَطْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ
عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَسَلَّمَتْ
- 99. Ve sellim álâl eŧhâri min âli hâşimin
Ádede mâ ĥaccel ĥacîcu ve sellemet
- 99. Ali Haşimden o paklara, hacılar kabeyi ziyaret edip onu selamlamaları adedince selam eyle!
- وَارْضَ يَٓا اِلٰهِى عَنْ اَبِى بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ
وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ
- 100. Vêrđe yâ ilâhî án Ebî Bekrin meá Umera
Vêrđe álâ Úšmâne meá Ĥaydariš šebet
- 100. Yâ ilahi! Ebu Bekir ve Ömerden, Osman ve Haydar’dan da razı ol.
- كَذَا اْلاٰلُ وَالْاَصْحَابُ جَمْعًا جَمِيعُهُمْ
مَعَ الْاَوْلِيَٓاءِ وَالصَّالِحِينَ وَمَا حَوَتْ
- 101. Kežâl âlu vel eśĥâbu cem’án cemîúhum
Meál evliyâi veś śâliĥîne ve mâ ĥavet
- 101. Aynı şekilde cemi cümle al ve ashabından, evliya ve salihlerden ve bunlara tabi herkesten razı ol.
- مَقَالُ عَلِىٍّ وَابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ
وَسِرُّ عُلُومٍ لِلْخَلَٓائِقِ جُمِّعَتْ
- 102. Meqâlu Áliyyin vêbni ámmi Muĥammedin
Ve sirru úlûmin lil ħalâiqi cummiát
- 102. Bu Hz. Muhammedin amcasıoğlu Alinin sözleridir. Onda mahlukat için ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır.