 
                    
“Rabbimiz!
Şüphesiz ki Sen, gizlediğimiz ve açıkladığımız her şeyi bilirsin. Çünkü ne
yerde ne gökte hiçbir şey Allâh’a gizli kalmaz.” (İbrâhîm, 38)
“İhtiyar hâlimde
bana İsmâîl ve İshâk’ı ihsân eden Allâh’a hamdolsun. Şüphesiz ki Rabbim her
duâyı hakkıyla işitendir.” (İbrâhîm, 39)
“Rabbim,
beni namazı hakkıyla edâ eden bir kimse eyle! Zürriyetimden de böyle kimseler
var et! Rabbimiz, duâmı kabul buyur.” (İbrâhîm, 40)
“Rabbimiz!
Hesabın görüleceği gün bana, ana-babama ve bütün mü’minlere mağfiret
eyle!” (İbrâhîm, 41)
“Rabbim! Bana hikmet ihsân eyle ve beni sâlih kimseler arasına kat! Bana, sonraki ümmetler içinde güzel bir nâm ile anılmayı nasîb eyle! Beni Naîm Cennetlerinin vârislerinden kıl! Babama da mağfiret eyle, çünkü o dalâlete düşenlerdendir. İnsanların diriltilecekleri gün beni utandırma! O gün ki onda ne mal fayda verir ne de evlâd. Ancak Allâh’a selîm bir kalb ile gelen müstesnâ!” (eş-Şuarâ, 83-89)



















