Şifa İçin Dualar | Hastalıklara Şifa Veren Dualar
Hastalıklar hem bedenen hem de ruhen insanı yıpratabilir. İslam'da hastalıkların hem tıbbi tedavi hem de dualarla şifa bulabileceği bildirilmiştir. Şifa için okunan dualar, manevi destek sağlarken Allah’tan sağlık ve afiyet dilemenin bir yoludur.
Ocak 17, 2025 09:44
Şifa İçin
Dualar ve Faziletleri
Hastalıklar
hem bedenen hem de ruhen insanı yıpratabilir. İslam'da hastalıkların hem tıbbi
tedavi hem de dualarla şifa bulabileceği bildirilmiştir. Şifa için okunan
dualar, manevi destek sağlarken Allah’tan sağlık ve afiyet dilemenin bir
yoludur.
Bu yazımızda
şifa duaları, faziletleri ve ne zaman okunmaları gerektiği hakkında
detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Şifa İçin
En Etkili Dualar
1.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Tavsiye Ettiği Şifa Duası
📖 Arapça Okunuşu:
"Allahümme ezhibi'l be'se, Rabben-nâs, işfi ve ente'ş-şâfî, lâ şifâe
illâ şifâuk, şifâen lâ yugâdiru sekamâ."
📖 Anlamı:
"Ey insanların Rabbi olan Allah'ım! Bu hastalığı gider, şifa ver. Sen
şifa vericisin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki
hiçbir hastalık bırakmasın."
Bu dua,
hasta olan bir kişinin üzerine okunarak şifa dilemek için en çok tavsiye edilen
dualardan biridir.
2. Ayet-i
Kerime ile Şifa Duası
📖 Ayet:
"Ve iza merıztü fehuve yeşfîn."
(Şuara Suresi, 80. Ayet)
📖 Anlamı:
"Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur."
Bu ayet, manevi
huzur bulmak ve hastalıklardan kurtulmak için sıkça okunması gereken dualardan
biridir.
3. Felak
ve Nas Sureleri ile Şifa Duası
📌 Felak ve Nas sureleri, hastalıklara
karşı okunabilecek en güçlü şifa dualarından biridir.
📌 Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hastalık anlarında bu
sureleri okuyarak Allah’tan şifa istemiştir.
📖 Nas Suresi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs. Meliki'n-nâs.
İlâhi'n-nâs. Min şerri'l-vesvâsi'l-hannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûri'n-nâs.
Mine'l-cinneti ve'n-nâs."
📖 Anlamı:
"Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. De ki: İnsanların Rabbine
sığınırım. İnsanların Melikine (hükümdarına) sığınırım. İnsanların İlahına
sığınırım. Sinsice insanların göğüslerine vesvese veren şeytanın şerrinden.
Gerek cinlerden, gerekse insanlardan olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a
sığınırım."
Felak ve Nas
sureleri, sadece bedensel hastalıklar için değil, manevi sıkıntılar ve
nazara karşı da korunma sağlayan dualardır.
Şifa
Duaları Ne Zaman ve Nasıl Okunmalı?
✔ Sabah ve akşam namazlarından
sonra şifa niyetiyle okunabilir.
✔ Hasta birinin başucunda veya üzerine üflenerek
okunabilir.
✔ Hastalık sürecinde düzenli olarak okunması tavsiye
edilir.
✔ Bal, su veya zeytinyağına okuyarak şifa niyetiyle
tüketilebilir.
Sonuç
Hastalık
anında hem tıbbi tedaviye başvurmak hem de Allah’a sığınıp şifa duaları
okumak müminin yapması gereken en önemli adımlardandır. Şifa duaları,
manevi huzur sağlarken hastalıklara karşı da güçlü bir kalkan olabilir.
Bu duaları
hayatınıza dahil ederek sağlık, afiyet ve manevi güç kazanabilirsiniz.
Allah tüm hastalara şifa versin. 🤲
Şifâ için
düâlar
- (Mevâhib-i ledünniyye) ikinci cildde diyor ki,
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” üç dürlü ilâc kullanırdı:
Kur’ân-ı kerîm veyâ düâ okurdu. Fen ile bulunan ilâcları kullanırdı. Her
ikisini karışık kullanırdı. (Kur’ân-ı kerîmden şifâ beklemiyene
şifâ nasîb olmaz) buyururdu.(Fâtiha) sûresini
okumanın, hastalıklara şifâ olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler (Beydâvî) ve (Çerhî)
tefsîrlerinde ve Senâullah-ı Dehlevî “rahmetullahi aleyh”in yazdığı (Tefsîr-i
Mazherî)de yazılıdır.
- Hastaya şifâ için, yetmiş
istigfâr okumalı, temâm olunca, başı üzerine üfürmeli ve kısa bir düâ
etmelidir.
- İmâm-ı Kuşeyrî “rahmetullahi
aleyh” buyuruyor ki, Kur’ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyetini bir tabağa
yazıp, su koyarak eritilir. Hasta içerse Allahü teâlâ şifâ ihsân eder.
Âyet-i kerîme ve düâ elbette şifâ verir. Fekat şartların gözetilmesi de
lâzımdır. Okuyanın veyâ yazanın ve hastanın buna inanması şartdır.
Hastanın, zararlı olan gıdâlardan, şübheli ilâclardan perhîz etmesi,
soğukdan sakınması, lüzûmlu şeyleri yapması, harâmdan, zulmden sakınması
lâzımdır. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâyı unutarak, gafletle edilen
düâ kabûl olmaz) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” efendimiz hasta olunca, (Kul e’ûzü)leri okuyup,
kendi üzerine üflerdi.
(Şifâ
âyetleri) şunlardır:
1.
Tevbe
sûresi, ondördüncü âyetinin sonu,
2.
Yûnüs
sûresi, elliyedinci âyetinin ortası,
3.
Nahl
sûresi, altmışdokuzuncu âyetinin orta kısmı,
4.
İsrâ
sûresi, seksenikinci âyetinin baş tarafı,
5.
Şü’ârâ
sûresinin sekseninci âyeti,
6.
Fussilet
sûresi, kırkdördüncü âyetinin orta yeridir.
Bunlar,
safranlı su gibi, renkli bir sıvı ile bir çanağa yazılıp, yağmur suyunda
eritilir. Zevceden mehr parasından hediyye isteyip, bu para ile bal alınır.
Balı bu su ile karışdırıp içmelidir. Şifâ âyetlerini, abdestli olarak,
bir kâğıda yazıp, bu kâğıdı, bir kapdaki suya koymak da olur.
- (Tuhfe) kitâbının sonlarında,
buyuruyor ki, imâm-ı Alî Rızâ hazretleri Nîşâpûra gelince, Ehl-i sünnetden
yirmibinden çok âlim ve talebe, kendisini karşıladı. Dedelerinden gelen
bir hadîs-i şerîf okuması için yalvardılar. İmâm hazretleri, bütün
dedelerinin ismlerini sayarak, şu kudsî hadîsi okudu: (Lâ ilâhe
illallah kal’amdır. Bunu okuyan, kal’ama girmiş olur. Kal’ama giren de,
azâbımdan kurtulur). İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel hazretleri buyurdu ki,
bu hadîs-i şerîf, bildirenlerin ismleri ile berâber, deliye okunursa, aklı
başına gelir. Hastaya okunursa, şifâ bulur. Böyle olduğunu, İbni Esîr
“rahmetullahi teâlâ aleyh” de, (Kâmil) kitâbında
bildiriyor. Bu hadîs-i şerîfin hastaya nasıl okunacağı şöyledir.
Aşağıdaki yazının islâm harfleri ile yazılıp, doğru okunması lâzımdır:
[Revâ Aliyyül-Rızâ, fe-kâle, Haddesenî ebî Mûsel-Kâzım an ebîhi
Ca’feris-Sâdık an ebîhi Muhammedenil-Bâkır an ebîhi Zeynel’âbidîn Alî an
ebîhil-Hüseyn an ebîhi Alî bin Ebî tâlib “radıyallahü anhüm”, kâle
haddesenî habîbî ve kurretü aynî Resûlullahi “sallallahü aleyhi ve
sellem”, kâle haddesenî Cibrîlü, kâle semi’tü Rabbel’izzeti yekûlü, (Lâ
ilâhe illallâhü hısnî, men kâle-hâ dehale hısnî, ve men dehale hısnî emine
min azâbî).]
Şifâ için,
1.
Yirmibeş
kerre (Estagfirullah) denir. Sonuncusunda (ve etûbü ileyh)e
kadar okunur.
2.
Sonra,
onbir (İhlâs) ve
3.
Yedi
kerre (Fâtiha-i şerîfe) ve
4.
Otuzüç
kerre (Allahümme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli
seyyidinâ Muhammed) okuyup, sevâbını Peygamberimizin “sallallahü
aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” ve
Evliyânın “rahmetullahi aleyhim ecma’în” rûhlarına ve sonra büyük âlimlerin
ismlerini söyleyip, bu büyüklerin rûhlarına hediyye edilir. Bu büyükler
hurmetine şifâ vermesi için Allahü teâlâya düâ edilir. Hergün sabâh ve akşam
böyle düâ edilir ve gerekli ilâc alınıp, perhîz yapılır.
- Büyük âlim Abdüllah-i Dehlevî, (Mekâtîb) kitâbının
yirmisekizinci mektûbunda buyuruyor ki, (Düâ istiyorsunuz. Büyüklerimizin
ismlerini gönderiyorum. Birincisindeki ismlerin rûhlarına, başka zemânda
da, ikincisindeki büyüklerin rûhlarına Fâtiha okur, bunların vâsıtası ile
Allahü teâlâya düâ edersiniz!). Yüzonyedinci mektûbda buyuruyor ki, (Her
işiniz için, büyüklerin temiz rûhlarını vesîle ederek, Allahü teâlâya
yalvarınız! Ona sığınınız! Allahü teâlâ sevdiklerinin vâsıtası ile yapılan
düâları kabûl ederek, din ve dünyâ ihtiyâclarınızı ihsân eder). Yâ,
doğruca şifâ ihsân eder, yâhud, şifâ için sebeb yapdığı tabîbi, ilâcı
karşınıza çıkarıp, onun vâsıtası ile şifâ verir. Çünki, sebebler vâsıtası
ile yaratmak âdetidir. Bunun için, sebeblere yapışmak sünnetdir. (Silsile-i
aliyye), ya’nî büyük âlimlerin ismleri, bu ekimiz en sonunda
yazılıdır.
- (Necât-ül-müsallî)de diyor ki, (Hısn-ül-hasîn)de
diyor ki, hadîs-i şerîfde, (Bir hasta, lâ ilâhe illâ ente
sübhâneke innî küntü minezzâlimîn kırk def’a okursa, şehîd olarak vefât
eder. Şifâ bulursa, günâhları afv olur) buyuruldu.
- Resûlullah “sallallahü aleyhi ve
sellem” gam, gussa, sıkıntıyı gidermek için, (Lâ ilâhe
illallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe
illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm) okurdu. (Bismillâhirrahmânirrahîm
ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil’ aliyyil’azîm) okumak,
sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi geldiğini Enes bin Mâlik haber
vermişdir.
- Şifâ için (Kasîde-i
Bürde) okumak çok fâidelidir. Hastalara okununca, iyi oldukları,
okunan yerlerin derdlerden, belâlardan emîn oldukları görüldü. Fâidelenmek
için, inanmak ve hâlis niyyet ile okumak lâzımdır.
Kasîde-i
bürde, on kısmdır:
- Birinci kısm, Resûlullaha “sallallahü
aleyhi ve sellem” olan sevginin kıymetini bildirmekdedir.
- İkinci kısm, insanın nefsinin
kötülüğünü anlatmakdadır.
- Üçüncü kısm, Resûlullahı övmekdedir.
- Dördüncü kısm, Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” dünyâya teşrifini anlatmakdadır.
- Beşinci kısm, Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” düâlarının hemen kabûl olduğunu bildirmekdedir.
- Altıncı kısm, Kur’ân-ı kerîm
övülmekdedir.
- Yedinci kısm, Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” mi’racındaki incelikleri bildirmekdedir.
- Sekizinci kısm, Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” cihâdlarını anlatmakdadır.
- Dokuzuncu kısm, Allahü teâlâdan afv ve
mağfiret ve Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” şefâ’at
istemekdedir.
- Onuncu kısm, Resûlullahın “sallallahü
aleyhi ve sellem” derecesinin yüksekliği bildirilmekdedir.
Bu kasîdenin yazarı, İmâm-ı Muhammed bin Sa’îd Busayrî “rahime-hullahü
teâlâ” sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Şâzilî olan Ebûl-Abbâs-i
Mürsînin yetişdirdiği Evliyâdandır. Ebül-Abbâs-i Mürsî de, Ebül Hasen-i
Şâzilînin talebesidir. 695 [m. 1295] senesinde Mısrda vefât etmişdir.
Kendisine felc hastalığı geldi. Bedeninin yarısı hareketsiz kaldı.
Resûlullaha tevessül edip, insanların en üstününü öven meşhûr kasîdesini
hâzırladı. Rü’yâda Resûlullaha okudu. Çok hoşuna gidip arkasından mubârek
hırkasını çıkarıp, imâma giydirdi. Bedeninin felcli olan yerlerini mubârek
eli ile sığadı. Uyanınca, bedeni sağlam idi. Hırka-i se’âdet de arkasında
idi. Bunun için, bu kasîdeye (Kasîde-i bürde) denildi.
Bürde, hırka, palto demekdir. İmâm-ı Busayrî “rahmetullahi aleyh”
sevinerek, sabâh nemâzına giderken, salâh ve zühd ile meşhûr bir zâta
rastladı. İmâma, kasîdeni dinlemek isterim dedi. Benim kasîdelerim çokdur.
Hepsini herkes bilir dedi. Kimsenin bilmediği bu gece Resûlullaha
okuduğunu istiyorum deyince, bunu hiç kimseye söylemedim. Nerden anladın
dedi. O zat da, imâmın rü’yâsını, olduğu gibi haber verdi. Vezîr Behâeddîn
bu kasîdeyi işitince, hepsini okutup, saygı ile ayakda dinledi.
- (Fevâid-i Osmâniyye) sâhibi “rahmetullahi
teâlâ aleyh” diyor ki, (Fâtiha), (Âyet-el-kürsî) ve (Dört
Kul) yedişer kerre okunup hastaya üflenirse, bütün âfetler,
derdler için ve sihr, nazar için ve hayvân sokması ve ısırması için iyi
gelir. Tuz üzerine okunup, suda eritip içirmek ve ısırılan yere sürmek de
tecribe edilmişdir. Dört Kul; Kâfirûn, İhlâs ve Mu’avvizeteyn (Felak ve
Nâs) sûreleridir.
- Süleymâniyye kütübhânesi Lâleli
kısmında, 3653 sayılı risâlenin 211.ci sahîfesinde diyor ki, (Cum’a günü
seher vaktinde (Seher vakti, gecenin son altıda biridir. Yani akşam ile
imsâk vaktinin arasındaki müddetin son altıda biridir. Seher vaktinde
yenilen yemeğe sahûr denir.) sağ elinin avucuna şu âyet yazılıp, sonra
dili ile yalayıp yutulur. Kırk senelik sihr dahî olursa, def’ olur. Zâil
olur. Nisâ sûresi 99.cu âyeti (ve men yahruc)den (rahîmâ)ya
kadardır.)
- (Bostân-ül-Ârifin) sonunda diyor ki,
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Osmân bin Ebil’âsı “radıyallahü
teâlâ anh” ziyârete geldi. Hasta idi. Çok ağrısı ve sancısı vardı. (Ağıran
yeri sağ elin ile yedi kerre mesh eyle! Her def’asında E’ûzü
bi’izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ-ecidü ve ühâzirü oku!) buyurdu.
Osmân diyor ki, buyurduğu gibi yapdım. Hastalığım hiç kalmadı.
- (Tefsîr-i Mazherî) sâhibi “rahmetullahi teâlâ
aleyh”, (Talâk) sûresinin üçüncü âyetinin tefsîrinde
buyuruyor ki, (İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, din ve dünyâ
zararlarından kurtulmak için, hergün beşyüz kerre (Lâ havle velâ
kuvvete illâ billah) okurdu. Buna (Kelime-i temcîd) denir.
Okumağa başlarken ve okudukdan sonra da yüzer kerre (Salevât) okurdu.
Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlânın bir ni’met vermesini ve bunun
devâmlı olmasını isteyen, Lâ havle velâ kuvvete illâ billah çok okusun!) buyuruldu. (Sahîhayn)daki
hadîs-i şerîfde,(Bu, Cennet hazînelerinden bir hazînedir!) buyuruldu.
Bir hadîs-i şerîfde de, (Lâ havle velâ kuvvete okumak, doksandokuz
derde devâdır. Bunların en hafîfi, hemmdir) buyuruldu. Hemm, gam,
hüzn, sıkıntı demekdir.) [(Sahîh-i Müslim) kitâbı,
(Buhârî)den sonra, müslimânların en kıymetli temel kitâbıdır.
İçinde yedibinikiyüzyetmişbeş [7275] hadîs vardır. Bu iki kitâba (Sahîhayn) denir.]
- Abdüllah ibni Mes’ûd buyurdu ki:
Bir kimse sabâh ve akşâm, Bekara sûresinin başından dört âyet ve
Âyet-elkürsî ile sonraki iki âyeti ve bu sûrenin sonundaki üç âyeti
okursa, evine şeytân girmez. Mecnûn üzerine okunursa, iyi olur. Sıkıntısı
olan kimse, çok (istigfâr) okusun!
- (Hazînet-ül-esrâr)da diyor ki: Ömer-ül-Fârûk
“radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve
sellem” buyurdu ki: (Yağmur suyunu toplayıp, üzerine, Fâtiha-i
şerîfe, Âyet-el-kürsi, İhlâs-ı şerîf ve Kul-e’ûzü sûreleri yetmişer kerre
okunur. Bu sudan aralıksız yedi sabâh içenlerin hastalıkları, ağrıları
zâil olur.). [Beş, on sâlih müslimân toplanıp, okuyup, suya
üflemelidirler.] İmâm-ı Ahmed ve Tirmüzî ve Nesâî ve Hâkim ve Beyhekî
bildirdiler ki, Sa’d ibni Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki,
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Yûnüs
aleyhisselâm balığın karnında, Enbiyâ sûresinin 87. ci âyetini söyliyerek
düâ etdi. [Düâsını kabûl eyledi ve kıyâmete kadar bunu okuyan mü’minlerin
düâlarını kabûl edeceğini bildirdi.] Bir müslimân, bu âyet-i kerîmeyi
okuyup düâ edince, Allahü teâlâ düâsını muhakkak kabûl eder). Kırk
kerre okumalıdır. Âyet-i kerîme şudur: Lâ ilâhe illâ ente
sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.
- (Tenbîh-ül-gâfilîn)deki hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı
kerîm okuyanın ana-babası kâfir olsalar bile, azâbları hafîfler) buyuruldu.
Haberde bildirildi ki: (Cennet derecelerinin sayısı, Kur’ân-ı
kerîmin âyetlerinin sayısıncadır. Kur’ân-ı kerîmi hatm eden kimse, bütün
derecelere kavuşur). (Künûz-üd-dekâ’ık)da yazılı, Taberânînin ve
İbni Hibbânın bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîmi hatm
edenin düâsı kabûl olunur)buyuruldu. (Kitâb-üt-tibyân)da
diyor ki, (Kur’ân-ı kerîmin hatm edildiği yere rahmet yağar. Hatmden sonra
düâ etmek müstehabdır.)